admin

FATİH SULTAN MEHMETE DÜELLO MEKTUBU

Facebook Twitter Pinterest LinkedIn  FATİH SULTAN MEHMETE  DÜELLO MEKTUBU              Fatih Sultan Mehmet Han, Osmanlı sultanlarının her yönden en büyüğü olarak bilinir. Bu […]

 

FATİH SULTAN MEHMETE 

DÜELLO MEKTUBU

 

 

         Fatih Sultan Mehmet Han, Osmanlı sultanlarının her yönden en büyüğü olarak bilinir. Bu büyük padişah,
daha çok batıda Hıristiyanlara karşı harp etmiştir. Fakat doğu cihetinde de
Anadolu beyliklerinden Trabzon Rum İmparatorluğu’na ve Kırım Hanlığı’nın
ilhakına kadar pek çok faaliyette bulunmuştur. O sırada doğuda üç büyük devlet
bulunuyordu. Bunlar Osmanlılar, Memluklar ve Akkoyunlular’dı. İşte Fatih’in
doğu cihetine yaptığı seferlerin en büyüğü Otlukbeli zaferi olarak bildiğimiz
Akkoyunlu seferidir.

         Akkoyunlular
başlangıçta bir beylik derecesinde küçük bir devlet iken Uzun Hasan’ın hükümdar
olmasıyla güçlenmeye başladılar. Osmanlı-Akkoyunlu sürtüşmesi de bundan sonra
ve özellikle 1460’lı yıllardan itibaren ortaya çıkmıştır. 

         Bu
çekişme, Akkoyunlular güçlendikçe arttı. Şöyle ki, Uzun Hasan önce Karakoyunlu
hükümdarı Cihanşah’ı mağlup edip devletini ortadan kaldırmış, sonra da aynı
şeyi Maveraünnehir hükümeti hükümdarı Ebu Said Miranşah’a yapmıştı. Bir süre
sonra Uzun Hasan meşhur Horasan hükümdarı Hüseyin Baykara’yı da yendi ve
topraklarının bir kısmının ele geçirdi. Bütün bunlar 1470 yılına kadar olup
bitmişti. Uzun Hasan, bu suretle sınırları Fırat havalisinden Maveraünnehir’e
kadar uzanan büyük ve kudretli bir devlet kurmuş oldu. Kendisini çok üstün
görmeye başlayan ve Fatih Sultan Mehmed’i de yenebileceğini zanneden Uzun
Hasan, rivayet edildiğine göre Ebu Said’i yendiği gün atını meydana sürmüş ve

“Bu diyârın serdârları şecâ‘atim âsârını
gördüler, fırsat elverirse bu nöbet isterim ki, cür’et ve celâdetim
Hüdâvendigâra ( Osmanlı Sultanı ) gösterem”
demişti. Kendisini Timur’un
varisi olarak görüyordu ve onun yaptığı işi kendisinin de yapabileceğini
zannediyordu.

         1470 yılından itibaren iki devlet arasındaki sürtüşme daha da arttı. Uzun Hasan’ın
Karamanoğulları’nı destekleyip onlara asker ve silah göndermesi, Osmanlı
aleyhine Venediklilerle yaptığı ittifaklar ve son olarak Timur’un Sivas’ta
yaptığı fenalığı onun Tokat’ta yapması ve ordularının Karaman topraklarına
girmesi bardağı taşıran son damla oldu. Bu haber padişaha ulaştığında büyük bir
teessür ve kızgınlık içinde derhal sefer hazırlığı yapılmasını emretmiş ve
Akkoyunlu hükümdarına bahsimizin konusu olan şu dehşetli ve azametli

mektûb-ı hümâyûnunu göndermiştir:

         “Bundan evvel annenin ricâsıyla pençe-i
gazabımdan halâs olmuştun. Biz de seni mütenebbih olmuş ve semt-i salâha
teveccüh etmiş kabul ederek affeylemiştik. Halbuki senin gibi imansız bir
Türkmen’in benim zamân-ı ma‘delet-nişân-ı hüsrevânemde saltanat ve istiklâl
da‘vâsında bulunması haramdır. Senin, kendin gibi birkaçına şiddet yoluyla
gâlib gelmene, kendi topraklarında gösterdiğin gurûr ve azametine, hattâ bütün
kudret ve şevketine bizim müsâ‘ade ve müsâmahamız sebeb oldu.Buna rağmen bâde-i
gurûr ile mest ü medhûş olarak ve inâyât-ı pâdişâhânem hukûkunu unutarak
adâletli idârem altında rahat bir surette yaşayan Tokat’a ve sonra da Karaman
ülkelerine askerlerini göndererek tıynet-i redîe-i Türkmâniyen muktezâsınca
ahâliye zulmettirdiğin, bir takım şiddetlere başvurduğun ve rezâletlere sebeb
olduğun ma‘lûmumuzdur. Onun için seni öldürmek ve memleketini tahrip etmek
üzere bu yılın bahârında harekete karar verdik. Seni affetmek kat‘iyyen
düşünülmemektedir. Beyhûde zahmet çekme! Sen vilâyet yıkmayı pâdişâhlık mı zannettin?
Çekinmeden korkmadan topraklarımıza tecâvüz ettiğin için kılıcımız senin
göğsünde kana bulanmalıdır. Er isen meydana gel. Kadın gibi delikten deliğe
girme. Hazırlıklarını yap, haber verilmedi deme. Zira ki vücûd-ı habîsin arza-i
telefdir ve bu babda özür ve bahâne bertarafdır.”

         Fazla söze hacet yok. 1472 yılının sonlarında
gönderilen bu mektuptan sonra kışı savaş hazırlığıyla geçiren Osmanlı ordusu,
1473 Ağustosu’nun 11. günü Otlukbeli’nde Akkoyunlu ordusunu 8 saat içerisinde
perişan etti. Uzun Hasan, selameti kaçmakta buldu. Bu savaştan sonra bir daha
belini doğrultamayan Akkoyunlu devleti, Uzun Hasan’ın ölümünden kısa bir süre
sonra da tarih sahnesinden çekilmiştir.