admin

gül ile bülbülün aşkı

GÜL İLE BÜLBÜLÜN AŞKI

Facebook Twitter Pinterest LinkedIn GÜL İLE BÜLBÜLÜN AŞKI   Gül ile bülbül, bir bahçede yaşayan iki güzel ve sevgili canlıydı. Gül, kırmızı ve mis kokulu […]

gül ile bülbülün aşkı

GÜL İLE BÜLBÜLÜN AŞKI

 

Gül ile bülbül, bir bahçede yaşayan iki güzel ve sevgili canlıydı.

Gül, kırmızı ve mis kokulu çiçekleriyle bahçenin en göz alıcı bitkisiydi. Bülbül ise, tatlı ve naif sesiyle bahçenin en sevimli kuşuydu. Gül ile bülbül, birbirlerine aşıktılar ve her gün birlikte vakit geçiriyorlardı.

 

Bülbül, her sabah güneş doğmadan önce uyanır ve gülün yanına uçardı. Gülü nazikçe uyandırır ve ona güzel şarkılar söylerdi. Gül de bülbüle teşekkür eder ve onu kokusuna davet ederdi. Böylece, gün boyunca birlikte sohbet eder, güler, eğlenir ve mutlu olurlardı.

Ancak, bu mutlulukları uzun sürmedi. Bir gün, bahçeye gelen bir insan, gülü çok beğendi ve onu koparıp götürmeye karar verdi. Bülbül, bu durumu fark etti ve hemen gülü kurtarmak için harekete geçti. İnsanın elinden gülü almaya çalıştı ama başaramadı. İnsan, bülbülü kovdu ve gülü yanına alarak bahçeden ayrıldı.

Bülbül, sevgilisinin gözlerinin önünde kaybolmasına dayanamadı ve arkasından uçtu. İnsanın peşinden gitmeye çalıştı ama çok uzaklaştığını gördü. Bülbül, yoruldu ve geri dönmek zorunda kaldı. Bahçeye geldiğinde ise, gülün yerinde sadece bir dal kalmıştı.

Bülbül, çok üzüldü ve ağladı. Sevgilisini kaybetmenin acısını yaşadı. Artık ne şarkı söylemek ne de gülmek istiyordu. Sadece gülün dalına konar ve onunla konuşurdu. Ama gül artık cevap vermiyordu.

Gülün kopan dalında günlerce göz yaşı döktü, her zaman yaptığı gibi ona şarkılar söyledi sanki kendisini duyuyormuş gibi hissediyordu.

Bir sabah yine sevgilisinin koparıldığı yere geldi ve ona güzel sesi ile sevgisini söylerken daldan bir tomurcuğun çıktığını fark etti. O kadar ağlamıştı ki göz yaşları o dala can olmuştu. Çok sevindi aşkı tekrar hayat buluyordu. Bu sırada gül tomurcuğundan bir ses işitti. ‘’çok susadım su verin’’ gül sağa sola uçuşmaya başladı aşkı için su aradı ama bulamadı. Aşkını tekrar kaybetmek istemiyordu. Başka çaresi kalamamıştı dalda ki dikene kendini dayayarak kanıyla sulamaya başladı. Her gün daha da güçleniyordu gül, daha da renkleniyordu, artık eskisi gibi vakit geçirebileceklerdi.

Günler sonra bir seher vakti gül haykırdı.

Aşkım sana doğdum sana yeniden kavuştum.

Ancak bülbülden ses gelmiyordu, artık damarlarında ki tüm kanı sevgisi için akıtmıştı. Bir can doğmuştu ama bir can karşılığında.

Gül ile bülbülün mücadele dolu aşkları ölümsüzleşip hikayelere konu oldu. En çok sevenlerin hayatlarına örnek oldu. Dillerde ve gönüllerde hep yaşadılar.

 

Sevdiğiniz şeyler için savaşın, vazgeçmeyin, direnin. Belki başarılı olamazsınız, belki hayal kırıklığına uğrarsınız, belki acı çekersiniz. Ama yine de mutlu olursunuz, çünkü sevginizden emin olursunuz. Siz öldük sanırsınız ama sizi Hz. Allah dilden dile gönülden gönüle yaşatır.

Bu hikâye, bize gül ile bülbülün aşkını anlatıyor. Ama aslında bize kendimizi anlatıyor. Çünkü hepimiz birer gül ya da bülbülüz. Hepimiz seviyoruz ya da seviliyoruz. Hepimiz hayatın zorluklarıyla karşılaşıyoruz ya da karşılaşacağız. Hayat bahçesinde verdiğimiz kararlar ve yaptığımız fedakarlıklarla hayatta iz bırakıyoruz.

 

Bu yüzden, bu hikâyede kendinizi bulun. Kendinizi gül ya da bülbül olarak görün. Sevdiğiniz şeyler için savaşın, vazgeçmeyin, direnin. Ve en önemlisi, mutlu olun.